4 KAPI 40 MAKAM
KÖRKÜLER KASABASI - YALVAÇ - ISPARTA :: BELDEMIZI ve BOLGEMIZI TANIYALIM. :: BELDEMIZDEKI SOSIAL VE KULTUREL ETKINLIKLER :: KULTUREL ETKINLIKLER
1 sayfadaki 1 sayfası
4 KAPI 40 MAKAM
Şeriat kapısında Allahın Aslanı Hz. Ali
Hz. Ali, Müslümanlığı ilk kabul ve ilk İman eden kişidir. Hz. Muhammed bir Hadisinde “Benden sonra fitne (huzursuzluk) olacaktır. Bu oldu mu, Ebu Talip oğlu Ali tarafını tutun. Çünkü O bana ilk iman edendir. Kıyamettede benimle ilk dostluk edecek odur. O Sıddık-ı Ekber’ dir. O bu ümmetin Faruk’udur. O müminlerin ulusudur, reisidir.” Diyerek onun ilk iman eden olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca kendisi “Allah Elçisi Muhammed, bir Pazartesi günü peygamber olduğunu açıkladı. Aynı günün ertesi Salı günü ben İslam Dini’ne girdim, onun Peygamberliğine inandım” diyerek bunu teyit etmiştir.
Hz. Ali’nin İslamiyeti ilk benimseyen insan olması, onun diğer kapılarda göreceğimiz gibi “Evvel Ali, Ahir Ali” tanımlamaları ile çelişmez, tam tersine yerinde bir tespit olur. Zira Alevilik diğer semavi dinleri de benimser ve onları Hak kabul eder. Ancak kavimlerin sürekli inanç ve toplumsal ahlâk ihlalleri yaşaması sonucu, bu dinlerin gerek içerik ve gerekse motivasyon olarak özellikleri yitirdiğini ve Allahın yeni Elçiler ve Kutal kitaplar gönderdiğine inanır. Bu vesile ile inançlarda ve Allahın gönderdiği Kitap ve Peygamberlerde bir uyum ve devamlılık vardır.
Bu vesile ile Hz. Ali’nin ilk müslüman olması zahiri yani dünyevi bir olgudur. “Evvel Ali, Ahir Ali” durumları ile batini , yani bir insanın yaşamının olgunlaşmasının en üst seviyesinde görüp varabileceği bir durumdur. Bu vesile ile burada bir kavram karışıklığı olmamasına dşkkat etmek gerekir.
Her zaman Hz. Muhammed’in yanında bulunmuş ve onun sohbetinden yararlanmış, onunla birleşmiş, bütünleşmiş ve onunla Hak olmuştur. Ondan büyük İlim öğrenmiş ve Hz. Muhammed onun için ‚” Ali benim ilmimin haznedarıdır” hadisini söyleyerek onun ne kadar bilgili ve alim olduğunu vurgulamıştır.
Hz. Ali süreki ibadet eden ve oruç tutan bir insandır. Hatta 3 gün üst üste oruç tutuğu, 3 gün üst üste tam orucunu açmak istediği zaman kapısına yoksul veya kölelerin gelip sadaka istediklerini, Hz. Ali’nin de bu rızkını onlara vererek orucuna devam ettiği bilinir.
Hz. Ali haramdan hep kaçınmıştır. Hz. Muhammed onun için‚” Ya Ali benden sonra yola gidenler, Senin gösterdin yoldan giderlerse selamete ererler” diyerek fena işlerden uzak olduğunu beyan etmiştir.
Tüm ömrü boyunca iyilik, insanlık ve İslamiyet için çalışmıştır. Etrafına ve ailesine sürekli faydalı olmuş ve bunu her fırsatta vurgulamıştır. Onun Gerek oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e yaptığı öğütlerde ve gerekse hutbelerinde, Mısır’a tayin ettiği Vali Malik Ejder’e göderdiği mektupta bu görüşleri defalarca vurgulanmıştır. O hiç bir savaşta yenilmemiştir. Hz. Muhammed tarafından ona hediye edilen ve Zülfikâr adı verilen efsanevi çift ağızlı kılıç ve Düldül adı verilen atı ile savaş meydanlarında büyük kahramanlıklar göstermiştir.
Onun olağanüsüt cesareti, yiğitliği, kahramanlığı yüzyıllardır sevenlerinin gönlünde taht kurmuştur.
Bu vesile ile ona Aleviliğin ilk kapısı olan Şeriat kapısında Allahın Aslanı unvanı takılmıştır. Hz. Ali son derece güvenilir ve yiğit bir insan olduğu için 622 yılında Hz. Muhammed ve diğer iman edenler Mekke’den Medine’ye göç (Hicret) ettiklerinde, Hz. Muhammed onu kendi yatağına yatırmış ve Mekke’lileri oyalamasını sağlamıştır. Hz. Ali yüzyıllarca mazlumun dostu, haksızın ve zalimin korkulu rüyası olarak zihinlerde yer edinmiştir. Onun hakkında bu vesile ile yüzlerce Cenk (Kahramanlık) kitabı yazılmış, bilhassaHayber kalesinde gösteriği olağanüstü kahramanlıkları yüzyıllarca dilden dile aktarılmıştır.
Ona savaş meydanlarında boyun eğmek zorunda kalan düşmanları pusuya yatarak fırsatlar kollamış ve gerek Hz. Muhammed’in Hakka yürümesi sonrasında ve gerekse Hz. Ali’nin şehadetinden sonra intikamlarını ondan,onun ailesinden ve onu sevenlerden almaya kalkışmışlardır.
Hz. Ali, Müslümanlığı ilk kabul ve ilk İman eden kişidir. Hz. Muhammed bir Hadisinde “Benden sonra fitne (huzursuzluk) olacaktır. Bu oldu mu, Ebu Talip oğlu Ali tarafını tutun. Çünkü O bana ilk iman edendir. Kıyamettede benimle ilk dostluk edecek odur. O Sıddık-ı Ekber’ dir. O bu ümmetin Faruk’udur. O müminlerin ulusudur, reisidir.” Diyerek onun ilk iman eden olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca kendisi “Allah Elçisi Muhammed, bir Pazartesi günü peygamber olduğunu açıkladı. Aynı günün ertesi Salı günü ben İslam Dini’ne girdim, onun Peygamberliğine inandım” diyerek bunu teyit etmiştir.
Hz. Ali’nin İslamiyeti ilk benimseyen insan olması, onun diğer kapılarda göreceğimiz gibi “Evvel Ali, Ahir Ali” tanımlamaları ile çelişmez, tam tersine yerinde bir tespit olur. Zira Alevilik diğer semavi dinleri de benimser ve onları Hak kabul eder. Ancak kavimlerin sürekli inanç ve toplumsal ahlâk ihlalleri yaşaması sonucu, bu dinlerin gerek içerik ve gerekse motivasyon olarak özellikleri yitirdiğini ve Allahın yeni Elçiler ve Kutal kitaplar gönderdiğine inanır. Bu vesile ile inançlarda ve Allahın gönderdiği Kitap ve Peygamberlerde bir uyum ve devamlılık vardır.
Bu vesile ile Hz. Ali’nin ilk müslüman olması zahiri yani dünyevi bir olgudur. “Evvel Ali, Ahir Ali” durumları ile batini , yani bir insanın yaşamının olgunlaşmasının en üst seviyesinde görüp varabileceği bir durumdur. Bu vesile ile burada bir kavram karışıklığı olmamasına dşkkat etmek gerekir.
Her zaman Hz. Muhammed’in yanında bulunmuş ve onun sohbetinden yararlanmış, onunla birleşmiş, bütünleşmiş ve onunla Hak olmuştur. Ondan büyük İlim öğrenmiş ve Hz. Muhammed onun için ‚” Ali benim ilmimin haznedarıdır” hadisini söyleyerek onun ne kadar bilgili ve alim olduğunu vurgulamıştır.
Hz. Ali süreki ibadet eden ve oruç tutan bir insandır. Hatta 3 gün üst üste oruç tutuğu, 3 gün üst üste tam orucunu açmak istediği zaman kapısına yoksul veya kölelerin gelip sadaka istediklerini, Hz. Ali’nin de bu rızkını onlara vererek orucuna devam ettiği bilinir.
Hz. Ali haramdan hep kaçınmıştır. Hz. Muhammed onun için‚” Ya Ali benden sonra yola gidenler, Senin gösterdin yoldan giderlerse selamete ererler” diyerek fena işlerden uzak olduğunu beyan etmiştir.
Tüm ömrü boyunca iyilik, insanlık ve İslamiyet için çalışmıştır. Etrafına ve ailesine sürekli faydalı olmuş ve bunu her fırsatta vurgulamıştır. Onun Gerek oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e yaptığı öğütlerde ve gerekse hutbelerinde, Mısır’a tayin ettiği Vali Malik Ejder’e göderdiği mektupta bu görüşleri defalarca vurgulanmıştır. O hiç bir savaşta yenilmemiştir. Hz. Muhammed tarafından ona hediye edilen ve Zülfikâr adı verilen efsanevi çift ağızlı kılıç ve Düldül adı verilen atı ile savaş meydanlarında büyük kahramanlıklar göstermiştir.
Onun olağanüsüt cesareti, yiğitliği, kahramanlığı yüzyıllardır sevenlerinin gönlünde taht kurmuştur.
Bu vesile ile ona Aleviliğin ilk kapısı olan Şeriat kapısında Allahın Aslanı unvanı takılmıştır. Hz. Ali son derece güvenilir ve yiğit bir insan olduğu için 622 yılında Hz. Muhammed ve diğer iman edenler Mekke’den Medine’ye göç (Hicret) ettiklerinde, Hz. Muhammed onu kendi yatağına yatırmış ve Mekke’lileri oyalamasını sağlamıştır. Hz. Ali yüzyıllarca mazlumun dostu, haksızın ve zalimin korkulu rüyası olarak zihinlerde yer edinmiştir. Onun hakkında bu vesile ile yüzlerce Cenk (Kahramanlık) kitabı yazılmış, bilhassaHayber kalesinde gösteriği olağanüstü kahramanlıkları yüzyıllarca dilden dile aktarılmıştır.
Ona savaş meydanlarında boyun eğmek zorunda kalan düşmanları pusuya yatarak fırsatlar kollamış ve gerek Hz. Muhammed’in Hakka yürümesi sonrasında ve gerekse Hz. Ali’nin şehadetinden sonra intikamlarını ondan,onun ailesinden ve onu sevenlerden almaya kalkışmışlardır.
KÖRKÜLER KASABASI - YALVAÇ - ISPARTA :: BELDEMIZI ve BOLGEMIZI TANIYALIM. :: BELDEMIZDEKI SOSIAL VE KULTUREL ETKINLIKLER :: KULTUREL ETKINLIKLER
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz